1 tatlı kaşığı Türk kahvesini cezveye koyup üzerine suyunu ilave ediniz. Kaşıkla karıştırıp ocağın üzerinde çok kısık alevde ağır, ağır ocağın üzerinde çevire, çevire pişirilir. Köpürüp yükselmeye başladığı zaman Türk kahvesi fincanına önce üzerindeki köpük alınır. Ağır ateşte tekrar köpürterek fincana alınır. Yanına bir bardak su ve lokum eşliğinde sunulur.

Afiyet olsun.

Kahve ağacını ilk bulunduğu yer Habeşistan'ın Kaffa yöresidir. Arapçada 'qahwah' denilen kahve Türkçeye kahve olarak dönüşüp yerleşmiştir. Anlamı keyif veren içkidir. Hoş kokulu, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunan, ekildikten 3 yıl sonra meyvesi çıkan 30-40 yıl boyunca aralıksız ürün alabildiğiniz bir ağacı vardır. Normal olarak 10 metreye kadar uzayabildiği halde, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanıp 4-5 metre uzunluğunda bir çalı gibi tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer, kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24°C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, Ekvator civarlarında kolaylıkla yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Kahve ağacının meyveleri toplandığında kırmızı renkli iken kavrulup koyu bir kahverengi olur. Kavrulma esnasında o hoş, aromatik kokusu büyüleyicidir.

Bize kahveyi ilk defa Yavuz Sultan Selim döneminde 1517'de Yemen valisi Özdemir Paşa'nın orada içtiği kahveyi çok sevip İstanbul'a getirdiği ve saraya tanıttığı biliniyor.

Kahvenin birçok yararı olduğu biliniyor. İngiltere'nin Londra kentinde bulunan Dünya Kanser Araştırma Vakfının yayımladığı rapora göre, düzenli kahve kullanımı kan hücrelerinin DNA bozulmalarını önlüyor. Dolayısıyla prostat, karaciğer ve rahim kanserlerinin oluşmasını önemli ölçüde engellediği belirlenmiştir. Kahvenin bir tek çekirdeğinin içinde binden fazla antioksidan bulunmaktadır. Günde iki ya da üç kahve kişiyi hem keyiflendiriyor depresyon halini engelliyor. Üstüne üstlük de kanserleşecek hücrelerimize de destek sağlamış oluyoruz.

Tüm toplumda kahvenin dişlerimizi sararttığı ve olumsuz etkilediği sanılsa da çekirdeklerin ihtiva ettiği antibakteriyeller sayesinde diş plaklarından ve çürümelerinden de sakınmış oluyoruz. Bu da başlı başına kahvenin keyif ve yararını gösteriyor. Tabii ki tüm bu yararları alabilmek için kahvemizi sade olarak içmemiz gerekiyor. Üç beyazdan biri olan şekeri çok dikkatli ve az tüketmek gerekiyor. Bu sebeple uzmanlar kahvenizi sade içmenizi öneriyorlar.

Bir fincan kahve içerisinde su, protein, tanik asit, alkoloitler ve kafein barındırır. Sabah içilen kahve stresi yok eder. Düşünce akışını artırır. Morali düzeltir. Beyin gün içinde adenozin denilen bir madde salgılıyor ve sinir hücreleri uyarılıyor. Dolayısıyla beyin yorgunluk hissetmeye başlıyor. Kahve içerken içerisinde bulunan kafein sayesinde adenozin maddesine direnip reseptörler bloke olur. Uzun süre zihin açılır daha uzun süre uyanık kalınabilir.

Tüm bayanları ilgilendirecek bir konu da kahvenin bir kozmetik malzemesi gibi kullanılabilmesidir. Cildinize kahveyi az suyla karıştırıp uygularsanız kan dolaşımını hızlandırıp cildin kırışmasını engelliyor. Aynı zamanda aynı kahve karışımını üst baldırlarınıza uyguladığınızda ve naylon ile sardığınızda cilt temizlenip sıkılaşıyor.